- Yazan, Hatice Kamer
- Unvan, Diyarbakır
- Twitter,
-

Kaynak, DHA
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin Sur ilçesinde vurularak öldürülmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Elçi bugün Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi Vakfı’nın düzenlediği bir dizi etkinlikle anıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, 7 yıldır faillerin hala tespit edilemediğini söyledi, hukuki süreçle ilgili kaygılarını dile getirdi. Eren, “Soruşturma aşamasında kendisini gösteren cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığına dair kanaatlerimiz mahkeme heyetinin tutum, davranış ve ara kararları ile pekişti” dedi.
Mahkeme heyeti dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesinden vazgeçmiş, 23 Kasım’da görülen son duruşma da gergin geçmiş, duruşma 5 Temmuz’a ertelenmişti.
Tahir Elçi Nasıl Öldürüldü?
Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde bir basın açıklamasının ardından çıkan silahlı çatışmada başından vurularak öldürüldü.
Gazi Caddesi’nde güvenlik güçleri ile iki PKK’lı arasında silahlı çatışma çıkmış, polis memurları Ahmet Çiftasan ve Cengiz Erdur hayatını kaybetmiş, Tahir Elçi ve bir grup gazeteci de çatışmanın ortasında kalmıştı. TahirElçi’nin öldürülmesinin ardından Sur’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Elçi’nin ölümüne neden olan merminin çekirdeği, olay yeri incelemesi yapılmadığı için bulunamadı.
Hukuki süreç nasıl gelişti?

Kaynak, Getty Images
Olay yeri incelemesi 5 ay sonra gerçekleşti. Mermi bulunmadığı için kurşunun hangi silahtan çıktığı kesinleşmedi. Ancak sokaktaki kamera kayıtları saniye saniye Elçi’nin vurulduğu anları kaydetmişti.
Adli Tıp, 2016 tarihli raporunda Elçi’yi vuran silahın saptanmadığı ve net bulgular elde edemediğini bildirdi.
Diyarbakır Barosu güvenlik kamerası kayıtlarını Londra’daki Forensic Architecture (Adli Mimarlık) adlı kuruluşa gönderdi.
Elçi’nin öldürülmesine ilişkin ayrıntılı bir teknik rapor hazırlayan Forensic Architecture; görsel, işitsel ve belgesel kaynaklardan yararlandı. Raporda, polis memurlarından üçünün kuvvetli suç şüphesi altında olduğu saptandı. Üç polisin Elçi’ye yönelik doğrudan ateş hattında olduğu ve silahlarını birden çok kez ateşledikleri kaydedildi. Polislerden birinin, Elçi’ye doğru açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memur olduğu ifade edildi.
Raporda, iki PKK’lının, Elçi’ye yönelik “öldürücü atış yapmamış göründüğü” bilgisi de yer aldı.
Soruşturma için ifade veren bazı polislerin, beyanlarının aksine uzak bir mesafeden uzun namlulu bir silahın ateşlendiğine dair herhangi bir işitsel delile ulaşılamadığı da belirtildi.
İddianame, 5 yıl sonra, 20 Mart 2020’de tamamlandı.
Forensic Architecture tarafından hazırlanan raporda, üç polis memurunun yanı sıra, iki PKK üyesinden biri de Tahir Elçi cinayetinin şüphelileri olarak gösterildi.
Diğer PKK üyesinin sokağa çıkma yasakları sırasındaki silahlı çatışmalarda öldüğü belirtildi.
3 polis, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekle” suçlandı.
PKK’lının ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçunu işlediği değerlendirildi.
Forensic Architecture’ıni, polislerden birinin silahından çıkan kurşunun Tahir Elçi’ye isabet etmiş olma olasılığının daha yüksek olduğu tespiti iddianamede yer almadı.
3 polisten biri meslekten ihraç edildi. Diğer ikisi görevlerini sürdürüyor ve duruşmalara SEBGİS aracılığıyla katılıyor.
Hukuki süreçte neler yaşandı?
21 Ekim 2020’deki ilk duruşma yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı ve gergin başladı. Heyetin tarafsız olmadığı gerekçesiyle yapılan reddi hakim talep edildi. Dosya bir üst mahkemeye gönderildi.
2 yılda yapılan 6 duruşma da gergin geçti. Davacı tarafın birçok talebi reddedildi.
3 Mart 2021’deki ikinci duruşmada mahkeme heyeti sanıklar hakkında tutuklama taleplerini reddetti. Sanıklar hakkında, yurt dışına çıkış yasağı dahil adli kontrol tedbiri uygulanmasına, sanıkların duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmasına karar verildi.
14 Temmuz 2021’deki üçüncü duruşmada ikisi gizli tanık 5 kişi dinlendi. Gizli tanıklar ilk ifadelerindeki beyanları değiştirdiler ve olayı görmediklerini söylediler.
Mahkeme, TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak olay anına ait silinen kamera kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına, dijital kayıtların yurt dışında incelenmek üzere katılan tarafa verilmesine, olay anında görevli tüm polislerin isim listesinin istenmesine karar verdi.
12 Ocak 2022’deki dördüncü duruşmada olayın yaşandığı yerin karşısındaki kebabçının kamerasının hard diskinin boş olduğu ortaya çıktı. Sanıkların tutuklanması talepleri yine reddedildi.
15 Haziran 2022’deki beşinci duruşmada İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görevlendirdiği iki Mülkiye başmüfettişi ve bir polis başmüfettişinin hazırladığı araştırma raporu 5 yıl sonra dava dosyasına girdi.
59 sayfalık raporda, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma ile ilgili bilgi ve belgeleri idari soruşturmayı yapan müfettişlerle paylaşmadığı için bazı konuların raporun kapsamı dışında bırakıldığı bilgisi yer aldı. Cinayet öncesi takip edilen PKK’lı Mahsum Gürkan’ın telefonlarının 2 yıl boyunca İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından dinlendiği de ortaya çıktı.
12 saniyelik kayıp kamera görüntülerinin silinip silinmediği, montaj yapılıp yapılmadığı ya da görüntülerin neden kesik olduğunun sorulması için Adli Tıp Kurumu’na müzekkere yazılmasına karar verildi.
Avukatların, olay yerindeki istihbaratçıların dinlenmesi ve sanık polislerin doğrudan mahkemede dinlenmesi talepleri reddedildi.
Mahkeme heyeti, daha önce Diyarbakır’da yaptığı bir açıklamada “Tahir Elçi cinayeti siyasi bir cinayettir ve mahkeme heyeti çağırırsa ifade veririm” diyen dönemin başbakanı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesine karar verdi. Ancak 19 Eylül’de taraflara bildirilmeden verilen bir ara kararla, mahkeme, dosyaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle Davutoğlu’nu dinleme kararından vazgeçti.
23 Kasım’daki son duruşmada ise müdahil avukatı konuşurkeni, mahkeme başkanı heyetle birlikte salonu terk etti. Yaklaşık 1 saat sonra avukatlara heyetin salona gelmeyeceği ve duruşmayı bitirdiği iletildi. Duruşma çıkışı Adliye önünde basın açıklaması yapan barolar ve avukatlar “Ömrünü insan hakları ihlallerinin ve faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasına adayan Tahir Elçi’nin dosyasını faili meçhul bırakmayacaklarını, davanın sahipsiz olmadığını” söyledi.
Tahir Elçi Kimdi?

Kaynak, EPA
Tahir Elçi, ilk ve orta öğrenimini Cizre’de tamamladı. 1991 yılında Diyarbakır Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.1992’de Diyarbakır’da serbest avukatlığa başladı. Ceza ve insan hakları hukuku alanlarında yoğunlaştı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi olan Elçi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) da kurucularındandı.
1990’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaptı.
1994 yılında 26 kişinin ölümüne neden olan Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası, Temizöz Davası, Roboski Katliamı gibi pek çok davada avukattı.
Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Elçi, öldürüldüğünde, iki dönemdir Diyarbakır Barosu Başkanıydı.
Öldürülmeden dakikalar önce yaptığı açıklamada “Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz” demişti.
Bu açıklamasından bir süre önce ise CNN Türk televizyonunda yayımlanan Tarafsız Bölge programında “PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir” dediği için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla gözaltına alınmış, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Elçi’nin 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapsi isteniyordu.
Yoruma kapalı.