HDP eski Eş Genel Başkanı, Kasım 2016’dan beri Edirne F Tipi Kilitli Cezaevi’nde tutuluyor. Selahattin Demirtaş, Aktif siyaseti bırakma kararını açıkladıktan sonra yayınlanan bir röportajda sürece ağırlık verdi.
Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’a konuşan Demirtaş, balkon konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine ve “Selo’da İnfaz” sloganlarına değindi. “Açıkçası hücre arkadaşım Selçuk Mızraklı ile birlikte o tabloya güldük ve o kalabalığa üzüldük. Saray bahçesindeki orta çağ tipi bir acizliğe patronlarıyla birlikte acımaktan başka yapacak bir şey yok.” o ifadeleri kullandı
Röportajdan öne çıkanlar şöyle:
- Siz olsaydınız mevcut tablo karşısında nasıl bir muhalefet stratejisi izlerdiniz?
Mucize bir formülüm yok, bir kurtarıcı da değilim ama tabanımızın önünde somut hedefler koymaya ve kitleleri heyecanlandırıp ayağa kaldırmaya yardımcı olabilirdim. Cezaevinden sadece sosyal medya ve diğer medyalar aracılığıyla katkıda bulunabiliyorum. Bu da eksikliklere ve yetersizliklere yol açabilir. Bazıları bunu bir sosyal medya fenomeni olarak tanımlayabilir, sanki amacım bu ve bir şansım daha var!
- Sonra ne yapacaksın? Nasıl bir politika izleyeceksiniz?
Seçimden sonra sonuç ne olursa olsun aktif siyasi çalışma yapmayacağımı genel merkezimize aylar önce söyledim. Hala aynı fikirdeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşlarımızın bu süreci özgüvenli ve başarılı bir şekilde tamamlayacaklarına inanıyor ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tamamen iyi niyetli, yapıcı ve katkı amaçlıdır. Kimse benim eleştirilerimi HDP’yi baltalamak için kullanmaya kalkışmasın. Ben HDP’yim ve olmaya devam edeceğim. Herkesin iyi bilmesini istiyorum.
- 14 Mayıs akşamı seçim sonuçları netleşmeye başladığında neler hissettiniz ve ne düşündünüz?
Bu sonuçları tam olarak beklemiyordum. Hem Yeşil Sol Parti’nin hem de Kılıçdaroğlu’nun daha yüksek olmasını bekliyordum. Sonuçlara hem üzüldüm, hem de muhalefetin seçim gecesi örgütsüz görünmesine kızdım.
- Ve 28 Mayıs akşamı?
Sonuç çok şaşırtıcı olmadı. Kılıçdaroğlu aslında seçimi kazandı. Ancak başta hile, yabancı oylar ve sonradan vatandaş olanların oyları gibi unsurlar da eklenince Erdoğan bu tarihi seçimi resmen kazanmış oldu. Yaşananların seçimle, demokrasiyle, halk iradesinin sonuca yansımasıyla alakası yok. Hepsi bir operasyondu.
- Seçim öncesi Gültan Kışanak’ın TİP’e “ortak listeyle seçime katılın” çağrısına da destek verdiniz, ancak bu çağrınıza cevap verilmedi. TİP’in bu süreçteki politikasını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortak liste ile seçim yapılsaydı sonuç çok farklı olur muydu?
TİP’in kararı yanlıştı, hala yanlış. Devrimci ve öncü siyasetin görevi, kitlesini değiştirme ve dönüştürme iddiasında ısrar etmektir. Erkan Baş’ın ziyareti sırasında ve öncesinde görüşlerimi kendilerine ilettim. “Kürtlerle yan yana durmazsak oy alacak kesimlerimiz var” diyerek aldığınız oylar ne kadar çözmeye ve dönüştürmeye yardımcı olacak? Kürt sorunu trafik sorunu değil, ‘Bu yol kapalı, diğer yoldan gidelim’ diyebilirsiniz. Kürtleri ve Kürt halkının milli taleplerini yok sayarak, yok sayarak Türkiye’nin hangi toplumsal, sınıfsal ve siyasi sorununa kalıcı bir çözüm üretebilirsiniz? TİP bunları en iyi bilen taraflardan biri iken gerçekliğe sırtını dönmeyi tercih etti. Acıtmak. Umarım herkes bunu düzeltmek için çok samimi bir çaba sarf eder ve etmelidir de.
- HDP eşbaşkanları 14 Mayıs’tan sonra özeleştiri yapacaklarını söyledi. Sizce bu özeleştiri nasıl olmalı ve nasıl olmalı?
Öncelikle ben dahil hepimiz özverili, gazi ve vatansever halkımıza amansız bir özür borçluyuz. Halkımız elinden geleni yaptı, etkili politika ve taktikler geliştiremedik. Samimi ve özlü bir özeleştiri yapmalıyız. Halkımıza yakışır bir politika öneremediğim için kendi adıma içtenlikle özür dilerim. Pratik çabalarımla bu eksiklikleri gidereceğime söz veriyorum. Ayrıca bana yönelik yapıcı eleştiriniz için teşekkür ederim. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım. Tüm tutsak arkadaşlarım gibi direnişle mücadeleye devam ederken aktif siyaseti bu aşamada bırakıyorum.
- Yani HDP’den istifa mı ediyorsunuz?
Tartışmalar yine yanlış zeminde ilerlediği için şunu ekleme ihtiyacı hissediyorum; HDP’den veya başka herhangi bir görevden istifa etmiyorum. Güncel siyasete girmeyeceğimi ve bu çerçevede aktif siyaseti bıraktığımı belirtirim. Sevgili Seyhan Avşar’ın Halk TV sitesinde yaptığı habere gelince, işini yaptığını belirtmeliyim ama haber kaynağı doğru bilgiyi yayınlamadığı için yalan haberdi. HDP Genel Merkezi ile güvene dayalı bir dostluk yasamız var. Hatalarımız, kusurlarımız karşılıklı ve yoldaş olarak birbirimizi eleştirir, birlikte yolumuza devam ederiz. HDP partimizin de tüm mahallelerde kapsamlı ve geniş katılımlı mitingler düzenleyerek bu özeleştiri sürecini yönetmesi gerekiyor. Bu toplantılar aynı zamanda büyük kongrelere gidilip halkın görüş, öneri ve eleştirilerinin alınması için bir alt yapı olmalıdır. En çok ihtiyacımız olan şey parti içi demokrasidir. Parti içi demokrasi gerilediğinde sapmalar ve hatalar birbirini takip eder.
- Emek ve Özgürlük İttifakı nasıl aday olmama kararı aldı? O dönemde ne tür tartışmalar oldu? Sizin fikriniz neydi, öneriniz neydi?
Cumhurbaşkanlığı adaylığı görüşmeleri başlamadan önce genel merkezimize cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu ve seçimi ikinci tura bırakabileceğimizi ve o aşamada daha demokratik hamlelere katkı sağlayabileceğimizi söyledim. Adaylığımın partimizin oy oranını yükseltebileceğini de söyledim. Aslında siyasi bir yasağım yoktu ama Yüksek Seçim Kurulu adaylığımı reddetse bile daha sonra sunacağımız adayı tabanımızın benimsemesinin daha kolay olacağını söyledim. Ancak bu teklif gerekçe gösterilmeden reddedildi. Nedenini hala bilmiyorum. Bu tartışmalar sürerken bir deprem oldu ve ardından süreç aday göstermemeye doğru evrildi. Bu karar, Genel Merkez ve ittifak üyeleri tarafından ortaklaşa alındı. Önceden bilgilendirildim, açıkçası bu kararı destekledik.
Yoruma kapalı.