‘Enkazda çekilen kamera görüntüleri ya da fotoğraflar delil değeri taşıyabilir’

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Binanın neden yıkıldığının teknik olarak tespit edilmesinin ardından sürecin başladığını vurgulayan Prof. Doktor Ayan, “Yaşadığımız olay o kadar büyük ki, yıkılan bölgede mahkemeler zarar gördüğü ve hakim, savcı ve bilirkişiler hayatını kaybettiği için teknik olarak ayak uydurmak imkansız hale geldi. Bu büyük insan kaynağının kaybı nedeniyle Bakanlık Adalet Bakanlığı bu tespitleri yapmak üzere çok sayıda savcı atamıştır. Barolar Birliği “Türkiye’de mimar ve mühendis oda teşkilatları bulunmaktadır. Çevre illerden uzmanlar oraları gezerek karar veriyor. Avukat ve inşaat mühendisi yardımıyla numune alınmalı ve hangi mülkten alındığı belgelenmelidir.” dedi.

‘BİNALAR BAKIMLI OLUP MÜHÜRLENMELİ’

Duruşmada delillerin çok önemli olduğunu vurgulayan Ayan, bir sonraki adli yargılama için öncelikle binalardan gerekli numunelerin alınması ve delillerin toplanması gerektiğini hatırlattı.

Vatandaşların can güvenliği sağlandıktan sonra binaların neden yıkıldığına dair delillerin toplandığını vurgulayan Prof. Dr. Ayan şöyle devam etti:

“Binaların demir ve derzlerinden beton kesitler alınarak depolanmalı, poşetlenmeli ve mühürlenmeli. Numune başarılı bir şekilde alındıktan sonra ileride analizi yapılacak ama bu numuneler muhtemelen laboratuvar olarak başka şehirlere gönderilecek. tavsiyem Barolar ve Mimar ve Mühendis Emirlerine başvurmanızdır.Çevre İmar Müdürlüğü Enkaz kaldırılmadan önce bu tespitler mutlaka müdürlükler ve belediyeler ile iletişime geçilerek yapılmalıdır.İmkan yoksa kamera görüntüleri veya O binanın televizyon fotoğrafları da yasal işlem durumunda kanıtlayıcı değere sahip olabilir.”

‘BELEDİYELERDE YÜRÜTÜLEN PROJELER SÜRDÜRÜLECEK’

Bazı yerlerde müteahhitlerin delilleri karartmaya çalıştıklarını duyduklarını belirten Prof. Dr. Serkan Ayan, “Vatandaşlar enkazdan çıkarıldıktan sonra molozları toplayıp atanlar oluyor. Bu engellenmelidir. Aksi takdirde ileriki denemelerde çok ciddi bir test sorunu ortaya çıkabilir. Delillerin usulüne uygun toplanıp toplanmadığı değerlendirilecek” dedi. dedi.

Delil bulma konusunda uzman desteği alamayan vatandaşların da tutanak tutabileceğini anlatan Ayan, şu önerilerde bulundu:

“Numune alıp poşete koyabilirler. Müteahhit yıkımı bertaraf etmeye çalışıyorsa ve o aşamada savcılığı, polisi ya da jandarmayı arayarak çözüm bulamadıysanız, fotoğraflarını çekebilirsiniz.” Bu basit fotoğraflar da birer kanıt olabilir.Yıkılan binaların molozları arasında un gibi dağılmış beton parçaları görüyoruz.İçeride kağıt, çuval parçaları.Ya da deniz kabukları var ki bu da teknik gerçeği ispatlıyor. bina doğru şekilde ele alınmamıştır.

Bu bile en azından o binayı yapan müteahhidin sorumlu olduğunu kanıtlamaya yeter. Bu kanıtların analizinde projeler de dikkate alınmalıdır. Projeler belediyelerde yer almaktadır. Bu binaların da yıkıldığı düşünüldüğünde, planlara ulaşamama sorunu yaşanıyor. Kamu binalarındaki projeler de korunmalı.”

“ZAMAN AŞIMI SORUNU ELE ALINMAYACAK”

Serkan Ayan, depremden zarar görenlerin uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini için dava açabileceklerini belirterek, Yargıtay’ın 1999 depreminden sonra davaların süresiyle ilgili bazı ilke kararları aldığını hatırlattı. , zamanaşımının deprem tarihinden itibaren başladığını belirtti.

Vatandaşların davanın geç açılması nedeniyle zamanaşımı sorunu yaşamayacağını belirten Ayan, şöyle konuştu: «Örneğin, 2023’te bir deprem oldu. 2000 yılında yapılan bir binada teknik düzenlemelere uyulmaması durumunda vatandaşlar, deprem tarihinden itibaren 10 yıl içinde müteahhitlere dava açabiliyor. Teknik olarak uygun olmayan yerde, idari ofiste onay veren Belediye bu olaydan etkilenmeyecek, gören vatandaşlarımıza tazminat ödemek zorunda kalacak. dedi.

Yoruma kapalı.