
Kaynak, Reuters
Orla Guerin, Dış Haberler
Haiti’nin başkenti Port-au-Prince’te sınırları göremiyorsunuz; ancak nerede olduğunu bilmelisiniz çünkü hayatınız buna bağlı. Şehrin yönetimini ele almış olan; insan kaçırma, tecavüz, cinayetten sorumlu çeteler sınırlarını kanla çiziyor.
Bu yazı bazı okuyucular için rahatsız edici olabilir.
Bir bölgeden diğerine geçtiğinizde, geri dönebilmeniz garanti değil. Burada yaşayanların zihinlerinde, şehirde yeşil, sarı ve kırmızı bölgeleri belirleyen bir harita var. Yeşil, çete yok demek. Sarı bugün güvenli olabilir ancak yarın ölümcül hale gelebilir. Kırmızı ise “girmeyin” bölgesi.
Haiti insan hakları gruplarına göre silahlı çeteler başkent ve çevresinin en az yüzde 60’ını kontrol ediyor.
Şehre giriş ve çıkışları çevrelemiş durumdalar.
Birleşmiş Milletler (BM) çetelerin bu yıl Ocak ve Haziran arasında yaklaşık bin kişiyi öldürdüğünü bildiriyor.
Devletin yöneticisi (sonuncusu ofisinde öldürülmüştü) ve görev yapan bir parlamento yok (çeteler etrafını kontrol ediyor). ABD destekli Başbakan Ariel Henry ise seçimle gelmedi ve son derece az tutulan biri.
Haiti nüfusunun yaklaşık yarısı yani 4,7 milyon kişi açlıkla savaşıyor. Kolera ölümcül bir şekilde geri döndü. Ancak en büyük hastalık silahlı çeteler.
Sabahları yoğun saatler olan 06.00-09.00 arası günün en çok kaçırılma olayı yaşanan zamanı. Çoğu kişi işine giderken sokak ortasında kaçırılıyor.
Akşamüstleri, saat 15.00-18.00 arası da hedef alınanlar var.
Kaldığımız oteldeki yaklaşık 50 çalışan eve gitmeleri çok tehlikeli olduğu için orada konaklıyor. Bazıları hava karardıktan sonra çıkıyor. Otel müdürü ise asla binayı terk etmiyor.
İnsan kaçırma büyüyen bir endüstri. BM’ye göre Ocak’tan Ekim’e 1.107 kaçırılma vakası bildirildi.
Bazı çeteler için bu başlıca geçim kaynağı.
Çoğu kişi evine sağ salim dönüyor; tabii biri onun için istenen fidyeyi öderse…
Ancak Haiti İnsan Hakları Araştırma ve Analiz Merkezi’nden Gedeon Jean, fidyenin ödenmesi için erkeklerin dövülüp yakıldığını, kadınların tecavüze uğradığını belirtiyor.
Bazen tecavüz sırasında para istenen yakınları aranarak sesleri duyması sağlanıyor.

Kaynak, BBC / GÖKTAY KORALTAN
Biz etrafı, zıhlı bir araçla gezdik.
Bu normalde Ukrayna gibi savaş bölgelerinde yapılıyor ancak Port-au-Prince’te bu gerekliydi. Bu güvenlik pek çok kişinin karşılayamayacağı bir şey.
Burası Batı’nın en fakir ülkesi. Aynı zamanda doğal ve politik felaketlerden de muzdarip.
Kasım sonu bir sabah buradaki suç mahalini ziyaret ettik. Orta sınıf bir kenar mahallede öldürülen bir adam vardı. Polis ve insan kaçakçılığından şüphelenilen gruptan bir kişi arasında çatışma çıkmıştı.
İsmini vermek istemeyen polis memuru başkentin ilk kez bu kadar kötü durumda olduğunu söyledi.
Çetelerin durdurulma ihtimalinin olup olmadığını sorduğumda, “Biz onları durdurduk. Bugün” şeklinde cevap verdi.
Aynı sabah 42 yaşındaki bir iş insanı olan Francois Sinclair, trafikteyken bir ateş sesi duyduğunu, iki araba önündeki silahlı adamları görünce şoföründen geri dönmesini istediğini, bunun üzerine vurulduğunu anlatıyor.
“Durduk yere kendi arabamın içinde vuruldum, her yerde kan vardı. Başımdan da vurulabilirdim, üstelik arabada başka insanlar da vardı. Gidebiliyorken gitmek gerekli buradan.”
Bunu herkesten tekrar tekrar duysak da çoğu Haitili için gidecek hiçbir yer yok.

Kaynak, BBC / WIETSKE BUREMA
Muhalefet ve iktidarla ilişkiler
Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından idare edilen hastanede kurşun kurbanı pek çok kişi var.
Açılan ateş sonucu sağ bacağını kaybeden Claudette, artık kimseyle evlenemeyeceğini anlatıyor.
Yanında 15 yaşındaki, midesinden vurulan Lelianne yatıyor: “Annemle bir şeyler yemek için dışarı çıkmıştık. Sipariş verirken bir şey hissettim. Kurtulabilmeyi düşünmüyordum”.
Haiti’nin son devlet başkanı bile evinde güvende değildi.
Jovenel Moise 2021 Temmuz’unda öldürüldü.
Polis Kolombiyalı paralı askerleri suçladı, 20 kadar kişi gözaltına alındı.
Ancak bir yıldan uzun sürede, kimse tetiği çekmekten ya da cinayet emrini vermekten suçlu bulunmadı.
İnsan hakları örgütleri davada dört hakimin değiştiğini, şimdi beşinci kişinin görevde olduğunu bildiriyor.
Uzmanlar çetelerin siyasi figürlerle, hem muhalefet hem de iktidardakilerle bağları olduğunu; onlardan silah, ekonomik yardım ya da siyasi koruma aldıklarını söylüyor.
Karşılığında çeteler onların pis işlerini yapıyor, onlara destek sağlıyor, istendiği üzere istikrarı bozuyor ve korku yaratıyor.
Güçlü iş insanlarının da çetelerle ilişkileri var.
Güvenlik uzmanı James Boyard, bu ilişkilerin her zaman var olduğunu ancak 2011 seçimlerinden itibaren kurumsallaştığını belirtiyor.
İnsan hakları kampanyacıları ülke genelinde 200 kadar silahlı çete olduğunu, bunların yarıdan fazlasının başkentte bulunduğunu belirtiyor.
Eğer bir çete üyesi gözaltına alınırsa bir telefonla serbest bırakılabiliyor.
İnsan hakları aktivistleri pek çok suç olmasına rağmen kimsenin cezalandırılmadığını anlatıyor.

Kaynak, BBC / GOKTAY KORALTAN
“Eğer fırsat bulursak kaçacağız”
30’lu yaşlarındaki bir adam başlarından geçenleri anlatıyor.
“Ateş seslerinin çok yakın olduğunu ve evden çıkmamız gerektiğini düşündüm. Ancak mahalleyi taramaya başlamışlardı. Karımla eve girdik. Çok korkmuştum, titriyordum. Genelde genç erkekleri öldürüyorlar. Eşim beni yatağın altına sakladı, üstümü örttü. Yeğenim dolapta saklanıyordu”.
Az sonra adamlar eve gelip eşine saldırıp yerel çeteler hakkında bilgi istedi. Yeğeni kaçmaya çalıştığında onu vurup öldürdüler. Adam saklanmaya devam etti.
“En çok canımı acıtan yatağın altında saklanıyor olmamdı. Göremedim ama o adamların karıma tecavüz ettiğini duydum.”
Ardından evlerini yaktılar, iki eş ayrı yerlere kaçtı.
Hala arkadaş ve akrabalarında ayrı kalıyorlar ancak umutları tekrar bir araya gelebilmek.
Karısı şu an hamile, babasının o mu yoksa saldırganlar mı olduğu bilinmiyor. Her şekilde onu kabul edeceğini ve soyadını vereceğini anlatıyor.
“Bir kadının gözünün önünde tek çocuğunun boğazını kestiler. Genç bir çete üyesi değildi.
“Eğer fırsat bulursak kaçacağız.”
Port-au-Prince’te çetelerin sınırı yok. Birkaç gün içinde tecavüze uğrayan üç kişiyle tanıştım.
Tecavüz bir silah olarak kullanılıyor. Rakiplerinin kontrolündeki bölgelerdeki kadın ve kızları hedef alıyorlar.

Kaynak, BBC / GOKTAY KORALTAN
Haiti’de devletin yerine çeteler var.
Başbakan Ariel Henry kendi ofisine bile gidemiyor çünkü bu bölgeyi silahlı gruplar kontrol ediyor.
Kendisiyle görüşmek için yaptığımız başvurular reddedildi.
BM’de, BM dışı silahlı kuvvetler ihtiyacı konuşuluyor ancak kimsenin bunun için bir acelesi var gibi görünüyor.
Yabancı devlet müdahalesinin kötü bir ünü ve tarihi var burada. Son BM misyonu cinsel taciz iddiaları ve BM aracılığıyla Nepal’den gelen barış gücünün Haiti’ye kolera getirmesiyle hatılanıyor.
Salgın 10 bin kişinin ölümüne yol açmıştı.
Yabancı güçlerin bu topraklardaki varlığıyla ilgili karışık hisler var.
Yerel kaynaklar silahlı güçlerin kontrol alanını genişlettiğini anlatıyor çünkü seçimler ertelendi.
Politikacılar çete kontrolündeki bölgelere oy istemek için gittiğinde silahlı adamlara para ödemek zorundalar.
Son olarak 30 Kasım’da, Port-au Prince’in kuzey girişinde 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir çatışma yaşandı.
Sınırlar yine kanla çizildi, insanlar zihinlerindeki haritayı güncelledi, yeşil bölgeleri kırmızıya çevirdi.
Bu yazı Wietske Burema, Göktay Koraltan ve André Paultre’nin muhabirlik katkılarıyla hazırlandı.
Yoruma kapalı.