Amol Rajan | Medya editörü

Medya editörümüz, 100. yılını kutlayan BBC’nin karşılaştığı zorlukları anlatıyor.
Büyük kurumlar, büyük edebi eserler gibi, sıklıkla o dönem hüküm süren korkulara cevaben varoluşsal kaygılardan doğar.
Şair TS Eliot’ın 1922’de piyasaya sürülen The Waste Land’i (Çorak Ülke) gibi BBC de bu yıl ortaya çıktı.
Birinci Dünya Savaşı’nda yüzünden vurulan Lord Reith, BBC’nin ilk genel müdürü olduğunda, ulusal çıkarları kalpten hissediyordu.
Savaş sonrası Londra’sında bir İskoç mühendis olarak savaşın tahrip ettiği bir ülkeyi tekrar inşa etmek için en büyük teknolojiyi uygulamak istiyordu.
Bugün az sayıda insan bir kamusal medya kuruluşu inşa etmeyi önerir.
Daha da azı bunu, bazılarının vergi olarak gördüğü, lisans ücretiyle fonlar. Ve Buna rağmen, tıpkı Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünün ardından yapılanlar gibi dünya çapında yayın yapar.

Kaynak, Getty Images
Bir asır boyunca, BBC ulusal ve uluslararası tüm önemli anlarda İngiltere’nin yanındaydı.
Churchill’in savaş yayını, Kraliçe Elizabeth’in taç giymesi, 1966’daki Dünya Kupası, Ay’a çıkan ilk insan, Berlin Duvarı’nın yıkılması, Ed Balls’un Gangnam Style yapması… İngiltere’deki pek çok kişi bu tarz şeyleri BBC’den öğrendi.
Ancak ülkeyi bir arada tutmak şimdi her zamankinden daha zor. Bunun bir nedeni İngiltere’nin değişmesi, ama ana nedeni medyanın değişmesi.
100 yıldır, BBC insanlarla duygusal iletişim kurabilmek için hep son teknolojiyi kullandı.
Radyo zamanında doğdu, ilk televizyon ışığını verdi.
Bir seri teknolojk devrimler, internet, akıllı telefonlar, sosyal medya, BBC’nin bizim kültürümüzdeki anlamını geri dönülmez şekilde zayıflattı.
Bu devrimler BBC’nin bugün karşılaştığı temel zorluklarla ilişkili. İşte bunlardan beş tanesi.
Güven
Güven kolayca kazanılamaz ancak kolayca kaybedilebilir.
BBC programcısı Jimmy Savile hakkındaki cinsel taciz iddiaları, Martin Bashir’in Prenses Diana röportajı gibi skandallar, toplumun BBC’ye olan güvenini sarstı.
Ve bu dezenformasyon çağında… Yalanların gerçeklerden çok daha hızlı yayıldığı bir dünyada, doğruluk kutsaldır inancı azaldı.
Sosyal medya habercilik için felaket oldu.
Bu, doğru bilgi için zaman, para ve çaba harcayan bazı gazeteciler için bir fırsattı.
Ancak dürüstlükten sapmak BBC için bir tehdit. İnsanlar güvenmedikleri bir şeye ödeme yapmayacaklar.
Bütçe
Netflix, Disney gibi yüzlerce milyar değerindeki rakipler, kaynağı yaklaşık 5 milyar sterlin olan BBC’yi zorluyor.
BBC’nin onların yapmadığı, haber, radyo gibi şeyleri yapması ve aynı zamanda aralıksız siyasi baskıyla baş etmesi gerekiyor.
Yayın hizmetleri personel ve programlama maliyetlerini de artırdı. Sonuç olarak, BBC’nin kısıtlı bütçesini diğerlerinin yapamadığı şeylere harcaması gerekiyor.
Genç insanlara ulaşmak

İngiltere’de, yaşları 16 ila 24 arasındaki gençler, TikTok’ta televizyondan daha çok vakit geçiriyor.
Geçtiğimiz on yılda TV izleme süreleri üçte iki düştü.
BBC’nin en büyük kabusu konuya alakasız kalmak.
En popüler programlarını başka kanallara kaybediyor. Ancak bunun bir limiti var.
Önemli anlarda BBC’nin vazgeçilmez kalmaya devam etmesi gerekiyor. Şimdilik durum bu şekilde.
Ancak bu vazgeçilmezlik yolu TikTok videoları, Netflix dolarları ve Spotify çalma listelerinin taşlarıyla dolu.
Küresel görünürlük
Bununla bağlantılı, ancak ayrı olan bir konu da küresellik. Lisans ücretini sürdürmek için BBC herkese ulaşmalı, en azından olabildiği kadar çok kişinin ilgisini çekmeli.
Bu nedenle Genel Müdür Tim Davie, BBC’nin kırılgan itibarını onarmaya öncelik veriyor.
İngiltere gibi dijital, farklı kültürler barındıran ve ayrılmış bir ülkede herkes için ilgi çekici olmak son derece zor.
Her ne kadar eleştiriler bunu “imparatorluk hırsı” olarak adlandırsa da BBC’nin farklı jenerasyonlara, coğrafyalara ve cinsel yönelimlere hitap etmesi gerekiyor.
Politikalar
BBC bugüne kadar her türlü hükümeti kızdırdı.
Bugün iki önemli şey daha var.
Birincisi hükümetin düşmanlığı çok daha acımasız, sosyal medya ve kültür savaşlarının da bunda rolü var.
Diğeri de BBC’nin en büyük düşmanları dijital platfomlara işaret ederek lisans ücretinin artık amacına hizmet etmediğini söylüyor.
İdeolojik bir söylem bu, her ne kadar teknolojiye işaret etse de…

Bütün bunlar BBC’nin varlığına bir tehdit oluşturabilir.
Şu an sadece çok cesur biri BBC’nin şu anki finansal yapısının önümüzdeki yıllarda ayakta durabileceğini savunabilir.
Ancak son haftalar, eğer işe yarar bir şeyler yaparsanız bunun takdir edildiğini gösterdi.
Yönetimin bir şeyleri değiştirmeye niyeti var.
Bazı anlamlarda küçülse de BBC’nin insanları ödemeye ikna etmek için son teknolojiyi kullanması gerek.
Benim de en büyük umudum kanalın kurucusu Lord Reith’in 1922’deki vizyonuyla aynı: BBC’nin geleceğini çoğunluk değil kalite belirleyecek.
Yoruma kapalı.